11 Mart 2016 Cuma

71. Hafta Son İstasyonmuş; Kime Ne?

Yok, unutmadım. Tekrara düşmekten korkum. Ne varsa yazılacak yazdım zira. Geriye sadece 71 haftanın dolu doluluğundan yıllar sonra nasıl bir boşlukta kaldığımızı yazmak kaldı. O zaman onu yazayım öyleyse.

Unutmak ne kelime, o görüntüleri, o müzikleri, hep bahsettiğim çiftliğe ait mimariden, giysilere, atından, tavuğundan ağacına her şeyi özledim. Herkesi özledim onları özleyen herkes gibi. Bizimkileri, onları bizimkiler bellemiş herkes  kadar özledim. Asi ve Demir’i. Sonrası da var tabii. Çiflikteki, yan çiftlikteki kâhyasından teyzesine herkesi.

Şimdi jenerik müziğini dinledikten sonra müzikçalarda, diyorum ki bir kez daha, daha önce aynı cümleyi çok kez yazmış olarak;
“Bir dizi izledim; hayatımda bir dizi değişiklik oldu”.

Önce dizi seyircisi oldum, birdenbire kulağıma gelen bir jenerik  ezgisi eşliğindeki ön tanıtım görüntülerinden sonra. Mısır tarlasında, koçanlar içinde dolanan lastik çizmelerine çamur bulaşmış bir kız… Çiftçi kız, aklıma ilkten Rüzgar Gibi Geçti’nin –Gone with theWind- Scarlett O’Hara’sını getirmişti. Ve gördüm ki bizimkiler gerçekten rüzgar gibi geçti. Ama ne geçiş! Öyküler dolusu…

Atmışlı bölümlerde kendimi ASİ’yi yazarak konuşanların arasında buldum. Hep yazardım, bir köşede kayıtlı, unutulmuş, belki daha sonra hiç okunmamış ve çoğu da kayıp. Bu kez kaybolmayacak sayfalarda yazıyordum. Uzun uzun; ama hiç uzun süre harcamadan. Yani gözden bile geçirmeden. Ve ilk tepkileri aslında yadırgamamıştım;“Siz, yazar mısınız?”

O sorunun cevabını şimdi veriyor olsak… Cevabı ben değil de yazdıklarımı okuyanlar verse J
Yazar demeyeceğim de yazma yolunda olduysam ve o yola  giden ilk sapağım ASİ olmasa, daha önce yayınlanmış yazılarım olsa bir daha yazmaktan başka yöne sapmadığım sapağım kesinlikle ASİ ve sonrası. Aslında  İngiliz Edebiyatı’ndan uyarlama bu dizi, benim için bambaşka anlamlar da taşımaktadır. Ve bunu her zaman yazarım da anlatırım da.

Hatay’daki bir çiftlikte Rüzgar Gibi Geçti’nin Scarlett’i ya da Jane Austen’in Aşk ve Gurur’undaki kahramanın bileşkesi olarak ASİ’ye’nin can bulduğu dizi, yalnızca bir dizi değil hep  öyle betimlediğim ve hep de öyle tanımlayacağım gibi bir kültür, edebiyat, mimari, aile bağları, doğa, tarım, erdemli sevgi, insani her şeyin şöleniydi. Ve o şoleni en önde izledik. Bitmesin istedik. Evet, diziler biter biliyorduk, biz bitirmeyelim istedik yani. Ve bitimedik. Hep aklımızda. Müzikleri hep kulaklarımızda.
Eğer dizi görünümlü böyle kültürel bir çemberin içine girdiyseniz, o çembere girmiş diğerlerinin sizden çok farklı olmadığını ve önemsedikleri temel taşların okumak, edebiyat, sanat, tabiat, doğallık, kültür ögeli olduğunu da görüyorsunuz.

Şimdi kim ister çemberin dışında olmayı? İsteyenler, istesin varsın. Tanıdığım onca güzel insan ve bir ara iletişimimizin koptuğu eski arkadaşımı bulmak  gibi öykümsü gelişmeleri işte böyle destansı bir dizi yaşattı.

Olağanüstü bir müzik şöleni içinde olağandışı görsellikler içinde dostluklar pekiştirdik. Aşkın erdemlisini seyrettik. Ailenin, eski eşyalar üzerinde oturup da tefriş salonu hissini vermeyen çiftlik evinde yaşamını benimsedik. Dedeleri Cemal Ağa, bizleri  kızdırırken bir baktık ki sevdirdi kendini. Aslan yürekli Aslan’da korkuttu güya; ama mayası iyiydi.

ASİ’ye… Defne… Herkes… Çok gerçekti. 71 hafta boyunca Cuma günleri saat sekizi iple çektirenlerdi. Şimdi o saatler, o günün yaşanması gereken saatleri anlamlı, o kadar.

O ASİ dizisi müzikleri yok mu… Öyle yanan yakılan, saçmalayan müzik sözleri gırla giderken müzik, orada hakkıyla müzikti. Sözleriyle, ezgileriyle. Çok az şiirde rastlanacak sözler, şarkı olmuştu ASİ nağmelerinde. Yüreğe dokunan tellerle çalınmıştı ezgisi.

Unutmadık, unutmayacağız kalitenin dizi oluşunu. Edebi boyutunu. İngiliz Edebiyatından uyarlama idi ASİ. JaneAusteen’in Aşk ve Gurur adlı eseri, Hatay’da bir çiftlikte ASİ oluvermişti. Ve Scarlett O’Hara da kendi romanı Rüzgar gibi Geçti’den kaçıvermişti ASİ adını almış Aşk ve Gurur uyarlamasına

Roman kahramanları bile ASİ’ye kaçarken biz hiç çemberin dışına kaçabilir miydik? Demir’den korkan trene binmez hesabı ASİ vagonlarına doluştuk. Çoktan geldik son istasyona; tren artık yol almıyor; ama ne inen var ne de inecekmiş gibi görünen.
(Her hakkı saklıdır)

Ayşei Yasemin YÜKSEL (AcemiDemirci), 11.03.2016, 11:11