28 Ağustos 2013 Çarşamba

a’dan z’ye ASİ; bcdfghkl…..ASİ….mnprstvyz



bASİrettir o. Sağduyulu bir kasaba kızıdır. bASİreti bağlansa da sağduyusu şaşmaz bir çiftçidir. Aklını dinlemeye çalışsa da bazen gönlü aklının dediğine kulak asmaz.


bASİttir hayatı, çetrefilsiz, karmaşasız. Ne üçüncü kişilere yer var yüreklerde ne de fitne fesat içte. En düzünden, dümdüzünden her şey.  Som ondaki sevda
.
fASİt daire değil kırda, yazının yüzünde, dağın eteğinde, tarlanın ortasındaki yaşam. Her kışın sonu baharsa da her bahar bereketle gelmez. Yağmura doyuranı da olur sahilde at üstünde ıslata ıslata, susuz bırakıp toprağı çatlanı da. Toprak suya hasret kalıp  çatladığında ASİ’ye kızın içi yanar. Toprak Maya’sı ile mayalanmıştır onun sevdası. Doğaya, tarlaya, çiftliğe, aileye ve yan komşu çiftliğin demir görünüp pamuk yürekli olan oğlunadır sevdası.

hASİs değil, bencillik yok su yosunu kadar yumuşak bakışlarda. Art niyet hiç yok. Varsa yoksa aile, doğa, ekin tarla. Kuş, kuzu. Böcekler, kelebekler.Kır çiçekleri üzerinde uzanıp gökyüzünü  seyretmeye doyamaz.
kASİsler çıkar önüne irisinden ufağından. İnişler de olur belki, çıkışlar da yürüdüğü yolda. Sarpa saran hayatın kendisi, yol değil. Ne ASİ’ye kızın gönlünde kASİs oluşur ne de demirden oğlanın düşüncelerinde. Ata binmişcesine uçar geçerler engebelerden, yalın katıksız duygularda.

mASİf, som, sulanmamış onlarda her şey. Belki tersine akar sevdaları bile Asi Nehri’ne özenip; ama yolunu bulur er geç. İçte ilerler sessizce dışta görünür olmadığı, göstermeden yaşandığı zamanlarda bile. Başka şey bulaşmamıştır yapılarına iyilikten güzellikten gayri.

nASİp oldu bir kerecik de olsa çiftçi kızın lastik çizmeleriyle gezdiği tarlalarda gezinmek  bize de. Belki yüzyıllık taştan bir çiftlik evinde dört kızla avukat ama çiftçi olmayı yeğlemiş bir babanın, vara yoğa çığırtkanlık etmede üstüne olmayan, burnunu her işe sokmazsa olmaz bir annenin öyküsünde gezdirdi bizi o sihirli lastik çizmeler. Yan çiftlikle husumetli olunsa da gönüllerdeki ateşlerin o husumetti erittiğini gördük lastik çizmelerin peşinden giderken. Demir bir komşuluğun, ibrişime dönüşüp ipek gibi bir sevda olup uçuştuğunu gördük. Dar sokaklarına inciler gibi dizilmiş taştan, ahşaptan evlerin oymalı, işlemeli kapılarının “açılmasa da seyrine dursak” dedirttiği mimarinin hasını gezdik lastik tarla çamuru bulaşmış çizmelerin peşinde.

 Aile bağlarıyla kenetlenmiş, tarım ile yeşermiş öykünün yolunda lastik çizmeden izler bıraktık. En şık defilelerde rastlanılamayacak, kadına en yakışan tiril tiril çiçekli kumaşlardan elde dikilmiş, basmasından, pazeninden, keteninden giysileri gördük lastik çizmelerin üstünde.   Aslında dizi demek  ne demek o görsel şölene. Bir kitabı görerek okuduk yerinde, öykünün geçtiği çiftlikte. Satırlarında gezmedi gözleriniz bir öykünün. Yollarında, sahilinde, çiftliğinde, sokaklarında, kapısında, pecesinde gezerek okumak nASİp oldu o kitabı, yalnızca bir kere.


pASİf de kalsa bazen ASİ’ye  kızın çiftçi ruhlu benliği hayatın darbeleri karşısında, Demir gibidir. Susmuş, donmuş, kalakalmış sanıldığında bile çağıl çağıl akar gönül ırmakları. Sesi şelaleleri bastırır o çağıltının. Çiftliği elden giderken, babası oyuna getirilip mahpus yatarken, Demir’in üstüne suçlar atılırken, Demir alıp başını gittiğinde şelaleler gibi gürler yüreği, dökülür duyguları hep içine hep içine. Dilinden dökülmez nedense. Gururdan sanırım.

rASİmdir o. Resim yapan demektir rasim. Sevginin resmini yapar. Fırça, boya da kullanmaz. Tuvali tarlalardır, kırlardır. Elleriyle saçar tohumları, elleriyle diker fideleri. Renge bular ortalığı  diktikleri, ektikleri  açtıklarında, meyve verdiklerinde. Domates kırmızısına, pamuk beyazına boyanmış tarlalar olur tablosu.
vASİsidir o sürülerin, kuzuların, ekinlerin, gelincik açmış kırların. Doğanın, dağın. Taş yapılı bir çiftliğin. Ağa dedenin bıraktığı her şeyin
.
Bir merASİmdir o. 71 haftalık. Seneler önce Cuma günleri sadece bir saatliğine izlenen. Sonra ertesi haftaya kadar beklenen. İzleyenin hiç unutamadığı. Doğasından mimarisine, tarımından aile bağlarına, tiril tiril giysilerinden has deriden çapraz takılan çantalara, lastik çizmesinden gön çizmelere geçitte bir merasim. Biter; ama bittiğini kabullenilse de bitmez anılması, yazılması. Sürer gider onu izlemiş gözlerde, gönüllerde.


Acemi Demirci, 29.08.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder