bASİrettir
o. Sağduyulu bir kasaba kızıdır. bASİreti
bağlansa da sağduyusu şaşmaz bir çiftçidir. Aklını dinlemeye çalışsa da bazen
gönlü aklının dediğine kulak asmaz.
bASİttir
hayatı, çetrefilsiz, karmaşasız. Ne üçüncü kişilere yer var yüreklerde ne de fitne
fesat içte. En düzünden, dümdüzünden her şey.
Som ondaki sevda
.
fASİt
daire değil kırda, yazının yüzünde, dağın eteğinde, tarlanın ortasındaki yaşam.
Her kışın sonu baharsa da her bahar bereketle gelmez. Yağmura doyuranı da olur
sahilde at üstünde ıslata ıslata, susuz bırakıp toprağı çatlanı da. Toprak suya
hasret kalıp çatladığında ASİ’ye kızın
içi yanar. Toprak Maya’sı ile mayalanmıştır onun sevdası. Doğaya, tarlaya,
çiftliğe, aileye ve yan komşu çiftliğin demir görünüp pamuk yürekli olan oğlunadır
sevdası.
hASİs
değil, bencillik yok su yosunu kadar yumuşak bakışlarda. Art niyet hiç yok.
Varsa yoksa aile, doğa, ekin tarla. Kuş, kuzu. Böcekler, kelebekler.Kır çiçekleri
üzerinde uzanıp gökyüzünü seyretmeye
doyamaz.
kASİsler çıkar önüne
irisinden ufağından. İnişler de olur belki, çıkışlar da yürüdüğü yolda. Sarpa
saran hayatın kendisi, yol değil. Ne ASİ’ye kızın gönlünde kASİs
oluşur ne de demirden oğlanın düşüncelerinde. Ata binmişcesine uçar geçerler engebelerden,
yalın katıksız duygularda.
mASİf,
som, sulanmamış onlarda her şey. Belki tersine akar sevdaları bile Asi Nehri’ne
özenip; ama yolunu bulur er geç. İçte ilerler sessizce dışta görünür olmadığı,
göstermeden yaşandığı zamanlarda bile. Başka şey bulaşmamıştır yapılarına
iyilikten güzellikten gayri.
nASİp
oldu bir kerecik de olsa çiftçi kızın lastik çizmeleriyle gezdiği tarlalarda
gezinmek bize de. Belki yüzyıllık taştan
bir çiftlik evinde dört kızla avukat ama çiftçi olmayı yeğlemiş bir babanın,
vara yoğa çığırtkanlık etmede üstüne olmayan, burnunu her işe sokmazsa olmaz
bir annenin öyküsünde gezdirdi bizi o sihirli lastik çizmeler. Yan çiftlikle husumetli
olunsa da gönüllerdeki ateşlerin o husumetti erittiğini gördük lastik
çizmelerin peşinden giderken. Demir bir komşuluğun, ibrişime dönüşüp ipek gibi bir
sevda olup uçuştuğunu gördük. Dar sokaklarına inciler gibi dizilmiş taştan,
ahşaptan evlerin oymalı, işlemeli kapılarının “açılmasa da seyrine dursak”
dedirttiği mimarinin hasını gezdik lastik tarla çamuru bulaşmış çizmelerin
peşinde.
Aile bağlarıyla kenetlenmiş, tarım ile yeşermiş öykünün yolunda lastik
çizmeden izler bıraktık. En şık defilelerde rastlanılamayacak, kadına en yakışan
tiril tiril çiçekli kumaşlardan elde dikilmiş, basmasından, pazeninden, keteninden
giysileri gördük lastik çizmelerin üstünde. Aslında dizi demek ne demek o görsel şölene. Bir kitabı görerek
okuduk yerinde, öykünün geçtiği çiftlikte. Satırlarında gezmedi gözleriniz bir
öykünün. Yollarında, sahilinde, çiftliğinde, sokaklarında, kapısında, pecesinde
gezerek okumak nASİp oldu o kitabı, yalnızca
bir kere.
pASİf
de kalsa bazen ASİ’ye kızın çiftçi ruhlu
benliği hayatın darbeleri karşısında, Demir gibidir. Susmuş, donmuş, kalakalmış
sanıldığında bile çağıl çağıl akar gönül ırmakları. Sesi şelaleleri bastırır o çağıltının.
Çiftliği elden giderken, babası oyuna getirilip mahpus yatarken, Demir’in
üstüne suçlar atılırken, Demir alıp başını gittiğinde şelaleler gibi gürler
yüreği, dökülür duyguları hep içine hep içine. Dilinden dökülmez nedense. Gururdan
sanırım.
rASİmdir
o. Resim yapan demektir rasim. Sevginin resmini yapar. Fırça, boya da
kullanmaz. Tuvali tarlalardır, kırlardır. Elleriyle saçar tohumları, elleriyle
diker fideleri. Renge bular ortalığı diktikleri, ektikleri açtıklarında, meyve verdiklerinde. Domates
kırmızısına, pamuk beyazına boyanmış tarlalar olur tablosu.
vASİsidir
o sürülerin, kuzuların, ekinlerin, gelincik açmış kırların. Doğanın, dağın. Taş
yapılı bir çiftliğin. Ağa dedenin bıraktığı her şeyin
.
Bir merASİmdir
o. 71 haftalık. Seneler önce Cuma günleri sadece bir saatliğine izlenen. Sonra
ertesi haftaya kadar beklenen. İzleyenin hiç unutamadığı. Doğasından
mimarisine, tarımından aile bağlarına, tiril tiril giysilerinden has deriden
çapraz takılan çantalara, lastik çizmesinden gön çizmelere geçitte bir merasim.
Biter; ama bittiğini kabullenilse de bitmez anılması, yazılması. Sürer gider
onu izlemiş gözlerde, gönüllerde.
Acemi Demirci,
29.08.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder