Formülü çok kolay. Üstelik ezbere bilmeyen de kalmadı gibi.Ne
karekökü var ne bölümü.Toplam ve çarpımı var tek bu matematiğin.
Alt alta yazdık kenarı defne dallarıyla süslenmiş sayfamızda Hatay
Ovası’ndaki çiftliğin her şeyini. Taş evinden, ahırındaki atlarından,
ağılındaki kuzularından, bahçesinde yemlenen tavuklara kadar. Terasının
esintisinden, bahçenin kıpırdayan yapraklardan, evin etrafındaki taş duvarlara
dek.
Kızların çiçekli elbiselerini, ASİ’ye’nin tiril tiril pamuklu
kumaştan giysilerini, Defne’nin önü baskı düğmeli gömleklerini.
ASİ’ye’nin çamurlu çizmelerini; ASİ’ye’nin sabundan çıkma altın
kolyesini; ASİ’ye’nin tarağını; ASİ’ye’nin avucundaki deniz kabuğunu.
Mutfak başla bir matematikti. Toplama eklediğimiz bir
kokuluydu. Hatay sofrasını kurduk orada.Künefenin hasının kömür ateşinde
piştiğini bir kez de tescilledik Kozcuoğlu çiftliği mutfağında.
Sahanın bakırında pişti yemekler. Kahvenin bakır cezvede
yapılanı höpürdetti Cemal Ağa. Sonunda mutfak
küskünü Defne, Hatay yemeklerini yapar bile oldu. Kitabını bile yazdı üstelik.
Kazmasız küreksiz ASİ matematiği olmaz. Traktörsüz, çapasız,
belsiz, su motorsuz. Yağmur yağdığı da oldu tarlaların üstüne. Kurak geçen
yazlar da oldu. Ürün kavruldu kimileyin. Kimileyin de yüzler yağmur duası sonrası
güldü.
Aşk, çarpanıydı bu matematiğin. Düşmanlıklara çarptı önce,
tokat gibi. Sonra sevgileri birbiriyle çarptı. Çığ oldu ters akan sevdalar,
sevgiler. Büyüdü.
Hep dilimizdeydi bunlar. Hep aklımızda, içimizde. Bir şey var
ki hiç yazmadık onu burada, anmadık. Dizide de duymadık, belki ondandır
bahsetmeyişimiz.
Kuzulu koyunlar vardı ağıllarda, kırlarda. Koyun olur da süt
olmaz mı? Süt olur da peynir olmaz mı?
Peynirin defnelisi vardı Hatay’da. Daha dün aldım Ankara’daki Hatay ürünleri
satan yerlerden birinden.
Bir kilo peynirin içine defne ağacı kökünden iki damla
eklerlermiş. Koku vermesi için. Hem de ne koku vermiş o öz peynire. Defne
kokulu Hatay peynirini yerken, ASİ’ye’nin koyunları geçiyor insanın gözü
önünden. Kırlar geçiyor, çiçekler, bezeniyor, kuş sesleri geliyor kulağa. Defne
sabunu geliyor akla hemen. Sabun şenlikleri dolanıyor zihinde. Birinin içinde bir altın olan sabun
şenlikleri canlanıveriyor göz önünde. Sonra dipsiz, bitimsiz, unutulmayacak bir
öykü başlıyor akmaya. Asi Nehri şırıltısında; Asi müziği notalarıyla.
Acemi Demirci, 13.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder