Fasılları
kim sevmez. Neşeli, coşturan sazlar eşliğinde, kalabalık bir koronun inceli
kalınlı, tiz gür sesleriyle, Rumeli türküsünden
İstanbul havalarına kadar okuyan o renk renk topyekün seslerin tek bir sese dönüşümünü kim sevmez? O cümbüşü,
o çoklu seslerin, çoklu müzik aletlerinin bir arada bir olmuşluğunu kim sevmez.
Fasıllar
sadece müzik alanında bir koronun oluşturmasıyla olmazmış. Başka başka fasıllar
da varmış. Biz o faslı 71 hafta dinledik; hem de izledik.
Bir
koro ki her ses vardı. Sesin her rengi vardı. Rüzgarın sesinden, daldaki yaprağın
kıpırdayışından, Asi Nehri şırıltısından, at nalı yankısından çıkan seslerden
bir fasıl dinledik. Her biri yelkenlerini
başka rüzgarla dolmuş yelkenliler gibi nehir sularından tuzlu deniz sularına ağır
ağır açılmakta olan kız kardeşlerin koca
çiftliği dolduran seslerinden oluşan koroydu faslımız.
Tavuk
ötüşü de vardı bu fasıl da, horoz ötüşü de. Ördek vak vakı da.Bir çiftlikte fasıl başka nasıl olabilir ki zaten.
Faslın
en sevilen dizeleriydi içten ve derinlerden kopup gelen bir “Demir” diye
sesleniş. ASİ Nehri gibi şırıltılı. ASİ suları gibi çırpıntılı.
Renkli
de bir fasıldı üstelik. Yeşilin tonlarına bulanmış bir fasıldı. Tarla yeşili,
ceviz ağacı yaprağı yeşili, Asi Nehri yeşili, yosun yeşili. Başka yeşiller de
vardı. Gözlerde gezen.
Domateslerin
kırmızısındandı kırmızılar. Akdeniz’in mavisindendi maviler. Bulutun beyazı,
pamuk beyazıydı. Sarılar, başaklardan ödünç. Kara, yağız atların rengiydi.
Papatya beyazı boyamıştı kırları ak ak. Yeşil çimlerin üzerinde uzanılan
elbiseler bile allı morlu çiçekliydi hercaisinden. Rengin envaisi, çiçeğin burcusu,
suyun şelaleden döküleni, nehirde ters akanı, denizde köpük köpük dalga olanıyla
ruha dokundu faslımız. Si mi diye başlıyordu notalar yanılmıyorsan.
Çalgılar
sustu 71 fasıl sonrasında. Koro sustu. Ama susmadı içte çalıp söyleyen o fasıl.
Fasıllar kuruluyor hala yüreklerde; o dinlenmiş, ezberlenmiş çiftlik
havasından çalan söyleyen. ASİ adında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder