6 Ocak 2013 Pazar

ASİ’ye ve Demir; E’LIZZIE’beth ve Darcy


Önceleri yedinci gün dinerdi özlemimiz. Doksan dakikalığına. Yedinci gün, bir doksan dakika doya doya bakardık çiftliğe, kız kardeşlere, tarlalara ve gurulru sevdalılara.

O doksan dakikalardan mahrum kalalı çok oldu. Unutamadık oraları, o sevdalıları haftada bir doksan dakikalık buluşmalar olmasa bile çoktandır..

Elimde ne kaydı var ne de bir yerlerden tamamını yükleyecek zaman. Özlem gidermek olmuyor bu durumda.

Bilgisayarcıdaydık geçenlerde. Duvarlar DVD dolu. Küçük bir dükkandı. Oyalanacak tek şey, duvarı kaplayan raflardaki onca film DVD’disiydi ancak. Gözüm onlara takıldı haliyle.

Bir  filmin adını okur okumaz kalktım yerimden. Raftan  kaparcasına aldım hemen. Sanki o an kapıdan biri girecek de içeri, elimden alacakmış korkusuyla aldım filmi.

Film, Aşk ve Gurur. Türkçesi Asi ve Demir. Lizzie ve Darcy’den izledim bu kez ASİ’yi. Hatay ovalarından uzakta; ama olsun. İngiliz çayırlıklarındaydılar. Yine bir taş evde. İnekler, kazlar, tavuklar arasında. Yine tepelerden şehrin seyredildiği bir panaromanın görkeminde. Yine dibinde, kollar dizlerde kenetlenmiş halde oturulan toprak üstüne taşmış kökleri yosunlu asırlık  bir ağacın altındaydı gurur. Anne de, Neriman hanımı hiç aratmıyordu.

ASİ’ye, ASİ idi Hatay’da; Elizabeth, Lizzie idi uzaklarda. Demir de Darcy diye çağrılıyordu.

Öykü bizim öykümüz. Başka topraklarda doğmuş olsa da ASİ’ye ve Demir’e yakışan öykümüz.

Filmi izlerken hiç yadırgamadım başka evmiş, başka çiftlikmiş. Her adımın sesini tanıyor gibiydim. Karşımda başka yüzler, başka gözler, başka sesler olsa da yüzler de, gözler de, sesler de aynı gibi geldi bana. Özlemden galiba.
Acemi Demirci, 06.01.2012. 01:10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder