Bir
basit öykü sadece. Ne saraylarda ne metropollerde görülen. Bir çiftlikte
yaşanır. Bazen zengin dedenin konağında. Yollar, tozlu toprak yolları. O yolları
çiğneyen ayaklar, çamurlu çizmeler giymiş ayaklar. Ya da aslen avukat fakat gönlü çiftçi deri çizmeli babanın
ayaklarıdır.
Bir yalın masal…Peri kızsız, sihirli sopasız. Bir taşralı çiftçi kız üzerine. Tarla tapanda geçer masal. Toz, toprak, ekin, koyun sürüleri içinde. Şato filan yok bu masalda. Bolca çiftlik, tarla, ekin. Bazen de kuraklık.
Bir
aile. Kimselere benzemez. Akılları fikirleri toprakta. Hasatta. Bir de
yağmurda.
Bir
kız kardeşler destanı, yalınından. Hiç biri bir diğerine benzemez kızların.
Hele biri var ki hiç kimselere benzemez.
Benzese benzese ASİ Nehri’ne benzer ancak. Ters akar Asi. ASİ’ye de ters akar
gibi görünse de dıştan bakınca içi düz akar.
Bir
toprak hikayesi ki kaç ata evveline dayalı. Diplomalar bile gömülür o
topraklara. Avukat diploması, veteriner diploması. Göz kırpmadan. Toprağa el
değince, ayak basınca, yüz göz toza toprağa bulanınca ne okumuşluk kalır ne
zenginlik ne İstanbulluluk. Toprağın doyurduğu karınlardır; ama bu topraklar da
ruhları doyuran gıdadır.
Bir
sevda, saf, arı, kalıcı. Hiç olmayacak iki yürekte üstelik. “Düşmanlık”, “kin”,
“nefret”, “öç” sözcüklerinin anlamlarını,
bir anda zıt anlamlılarına
çevirir. Hemen filiz verse de hemen açmaz çiçeği bu sevdanın. Evirir çevirir
kader o çizgiyi. Düze koyana, hale yola
sokana kadar.
Her
duyguda kıvranan insan yürekleri bir de… Kızsa da , kan ağlasa da sonunda bir
sinede attığını unutmaz onların hiç biri. Umutlanırlar da. Umut da verirler
iyiliklere açılan enginlere. Arada içi
kor dolu, kapkara olanları da çıkar. Ama yürekler hep insana yaraşır şekilde
atar o çiftlik yolunda.
Bir
selam, kırlara, kır çiçekleri renginde, kır çiçekleri kokusunda. Ovalara.
Dağlara bayırlara. Efsanelere, tarihe. Mimariye, yemeklerin hasına. Medeniyete.
71 kere. ASİ adında.
Ayşei
Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci), 21.05.2014
@AcemiDemirci