11 Mart 2013 Pazartesi

Tuba’nın ruhu



Anladım…

Bir yolunu bulmak istiyor Tuba,  kulaç kulaç içinde yüzdüğü mutluluğunu anlatmanın. Dahası aile mutluluğunu anlatmak istiyor  kendi aile kavramından bağımsız. Aile bağlarını anlatmayı sever zaten ta ASİ’den beri bizim ASİ’ye.

Kendini anlatmak istemiyor belki; ama anlatmak istediği mutluluğu en zor yolla anlatmayı yeğliyor.”Bunu da en iyi 20 Dakika’da anlatırım” demiş olmalı hiç düşünmeksizin kardeşi yaşındaki cici bir kıza anne olmayı bile göze almış rol gereği 20 Dakika’da. Belki 20 dakikalık bir duraksamadan sonra tüm kaygılarını bir kenara itip o rolü giyinivermiş, kumaşı aile dokusundan.

Ne allayıp pullayıp öne çıkarandan giysilere bürünüyor ne alımlı olmak derdinde.  Ne makyaj ne saç baş. Tek şey var o rolde; gerideki aileye dayanç.  Çocuklarına sevgisi. Eşine aşkı.

Evden uzaktayken, sevdiklerinden uzaktayken, en ağır şartlardayken bile en azından aklen onlarla olmak. Ruhuyla, kalbiyle onlarla olmak. İşte tek ve bir tek bunu istiyor hayatında da rolünde de. Tek bu rolü istiyor.O karaktere bürünmek tüm dileği.  Gerisinde gözü yok.

Anladım… Tuba, kendi hissettiklerini hisseden birini oynamak istedi. Aile odaklı, eş ve evlat odaklı bir rolü koymuş olmalıydı zaten aklına, çoluk çocuğa karıştıktan sonra. Öylesine kaptırdı ki kendini gerçek hayattaki rolüne, öylesine benimsedi ki anneliği, evinin kadını olmayı;  başka bir rolü iğreti hissedecekti giyindiğinde.

Rol gereği bir kot, bir bot, bir de kazak giyse de Sevgili minikkulak’ın dediği gibi;  o, ruhunda, damarında, ta yüreğinde hissettiği rolü giydi 20 Dakika’da.
Başarılar diliyoruz Tuba.
Acemi Demirci, 11.03.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder