6 Nisan 2013 Cumartesi

Nehir suyundan bir damla gözyaşı


Kavuşmak bir sevinçtir. Sevinçler de bir damla gözyaşı ile anlatılır.

Bugün sevindim. Bir damla yaş dökmedim gözlerimden; ama içim doldu taştı. Hani katıla katıla ağlayacak cinsten.

Marketteydik. Sebze reyonunun önünde. Rengarenk sebzeler dizilmiş  boylu boyunca. Metrelerce.

Körpe salatalıklar, salkım domatesler, karnıbahar lahana, kabak, patlıcan, pırasa, havuç. Kış sebzesi de yaz sebzesi de yan yana. Tezgahlar renk cümbüşü. Boş market arabası ile markete girip, doğruca sebze reyonuna yöneldik.

Sebze reyonunda tam elimi dereotuna uzatmıştım ki inceden bir keman sesi geldi kulağıma. Öyle içli ki. Öyle tanıdık ki. En hissizleri bile yakalayacak cinsten. Henüz söz yok. Sadece nota. Sadece içli bir tını.

Asi çalıyor markette. Aşk Bekler adlı unutulmaz müziği. Market, Asi konuşuyor, Asi çınlıyor.

Domateslere bakıyorum. Acaba güneyden bir tarladan mı? Organik domates yetiştiren veteriner bir kızın elinden mi yetişmiş? Değil tabi. Antalya’dan. Sera domatesi.

Bir iki şey almak için girmiştik dönüşte. Eve gitmeden önce. O müzik çalarken, o konuşan notalar çınlarken marketi doldurdum market arabasına. O CD bitene kadar gezindik durduk. İhtiyaç olsun olmasın öylesine  aldım çok şeyi. Müzik bitmeden çıkamadım marketten. Markette vakit nasıl geçer yoksa.  Eve gelince gördüm gerekli gereksiz neler almışım meğer.

Bir alıveriş boyunca ASİ. Hiç ummadık yerde, hiç olmayacak zamanda karşımızda. Hani diyoruz ya, “biz çiftlik hayatlı, baba kız dayanışmalı, tabiatlı, mimarili, katıksız ve erdemli sevgili, kültür kokan bir diziyi çok sevdik”. O dizi de bizi sevmiş. Ansızın bir yerlerde yolumuzu gözler gibi o çiftliğin ruhu. Biz, güneydeki o yerlere,   oralara akamasak da  o nehir yine ters akmış. Denize değil, bozkıra. Müziği ile bozkırı sulamaya.

Acemi Demirci, 06.04.2013, 23:16

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Bu blogu yeni keşfettim ve neredeyse tüm yazdıklarınızı okudum tek bir düşüncem var Sanki Asi ile Demir gerçekti. Evet gerçekti.

ACEMIDEMIRCI dedi ki...

Hala buralarda ASİ'ye'yi anıyorsak, bizi yakalayan gerçek kadar gerçekti. Bir şeyler çok yerindeydi. Çok yerli yerindeydi. Tefriş salonunu andırmayan bir çiftlik çok sahiciydi. Yeni eşyalar da vardı eskiler de. Tıpkı her ev gibi. Oysa şu an en izlenen ve zengin bir evde geçen diziye bakıyorum da. Her şey diziden az önce alınmış gibi. Hiç yaşanmışlık yok. Nasıl inandırıcı olabilir daha dün düzülmüş yepyeni eşyalı bir evde kaç yıldır yaşanıyor olunduğunun anlatılmasına. Bir de çiftlik ve doğa. Nasıl yakaladı biiz.

Çok selamlarımla.

Yorum Gönder