Kavuşmak
bir sevinçtir. Sevinçler de bir damla gözyaşı ile anlatılır.
Bugün
sevindim. Bir damla yaş dökmedim gözlerimden; ama içim doldu taştı. Hani katıla
katıla ağlayacak cinsten.
Körpe
salatalıklar, salkım domatesler, karnıbahar lahana, kabak, patlıcan, pırasa,
havuç. Kış sebzesi de yaz sebzesi de yan yana. Tezgahlar renk cümbüşü. Boş
market arabası ile markete girip, doğruca sebze reyonuna yöneldik.
Sebze
reyonunda tam elimi dereotuna uzatmıştım ki inceden bir keman sesi geldi
kulağıma. Öyle içli ki. Öyle tanıdık ki. En hissizleri bile yakalayacak cinsten.
Henüz söz yok. Sadece nota. Sadece içli bir tını.
Asi
çalıyor markette. Aşk Bekler adlı unutulmaz müziği. Market, Asi konuşuyor, Asi
çınlıyor.
Domateslere
bakıyorum. Acaba güneyden bir tarladan mı? Organik domates yetiştiren veteriner
bir kızın elinden mi yetişmiş? Değil tabi. Antalya’dan. Sera domatesi.

Bir
alıveriş boyunca ASİ. Hiç ummadık yerde, hiç olmayacak zamanda karşımızda. Hani
diyoruz ya, “biz çiftlik hayatlı, baba kız dayanışmalı, tabiatlı, mimarili, katıksız
ve erdemli sevgili, kültür kokan bir diziyi çok sevdik”. O dizi de bizi sevmiş.
Ansızın bir yerlerde yolumuzu gözler gibi o çiftliğin ruhu. Biz, güneydeki o
yerlere, oralara akamasak da o nehir yine ters akmış. Denize değil,
bozkıra. Müziği ile bozkırı sulamaya.
Acemi
Demirci, 06.04.2013, 23:16
2 yorum:
Bu blogu yeni keşfettim ve neredeyse tüm yazdıklarınızı okudum tek bir düşüncem var Sanki Asi ile Demir gerçekti. Evet gerçekti.
Hala buralarda ASİ'ye'yi anıyorsak, bizi yakalayan gerçek kadar gerçekti. Bir şeyler çok yerindeydi. Çok yerli yerindeydi. Tefriş salonunu andırmayan bir çiftlik çok sahiciydi. Yeni eşyalar da vardı eskiler de. Tıpkı her ev gibi. Oysa şu an en izlenen ve zengin bir evde geçen diziye bakıyorum da. Her şey diziden az önce alınmış gibi. Hiç yaşanmışlık yok. Nasıl inandırıcı olabilir daha dün düzülmüş yepyeni eşyalı bir evde kaç yıldır yaşanıyor olunduğunun anlatılmasına. Bir de çiftlik ve doğa. Nasıl yakaladı biiz.
Çok selamlarımla.
Yorum Gönder