3 Kasım 2012 Cumartesi

Asi’yi hatırlasak mı biraz..


Asi’yi hatırlasak mı biraz.

Son günlerde sitemizde yer alan 2:22 dakikalık klipler ile hasret gidermeye çalıştığımız Asi dizisinin bu denli bereket yağdıran bir dizi olabileceğini hangimiz tahmin edebilirdik.

Önce Hatay sevgisi gelişti Asi dizisini izleyenlerde. Neyse ki Asi dizisi başladığında biz hiç görmediğimiz Gaziantep ve Hatay için hemen birkaç hafta içinde karşılayacağımız bayram için turda yer ayırtmış ve mozaik müzeleri hakkında internette çoktan araştırmaya başlamıştık. Sonra mısır tarlasında gezinenleri gördüğümüz ön tanıtımıyla Asi dizisini izlemeye karar verdikten sonra dizinin Hatay’da çekildiğini fark edip, Hatay gezimiz için veriler toplayalım dedik.  Oysa ki çok iyi biliyoruz ki tur programı tamamen dolu ve zaten bize yeteri kadar güzellik de gösteriyorlar.

Bayramın ilk günü  Gazi Antep’e gitmiştik. İlk kez görüyorduk bu kadar doğuyu.
İyi ki gitmişiz, büyülendik.

Her şey çok farklı ve güzeldi, beklediğimizden çok daha iyisini bulduk.

Yermekler anlatılacak gibi değildi, lezzet küpüydü, mimari karşısında nutkum tutuldu. Resim çekmekten seyretmeye vakit kalmadı desem yeridir etrafı.

Tur otobüsümüzde önümüzde iki şirin genç hanım oturuyordu. Bu tura katılmaya,  Asi dizisini izledikten sonra karar vermişler. Biri Demir’e aşıktı genç hanımların , diğeri de Hatay’da, şehrin içinde, bir göbekte, çevredeki binaların arasında küçücük kalmış aşk tanrıçası Tike’nin heykeline.

Hatay’ı gezdikten, yemeklerini tattıktan sonra Asi dizisine olan bağlılığım daha arttı. Dizide gezdiğimiz yerleri görünce heyecanlanıyor ve orayı ismiyle hatırlıyor olmaktan mutluluk duyuyorduk.

Asi dizisi harika bir ortamda, Hatay’ın olağanüstü güzellikleri, eskilerden kalma nefis mimarisi olan evleri, duvarların arkasına saklı küçük fıskiyeli havuzları olan nefis ve serinletici bahçeleriyle taş konaklarıyla  muhteşemdi.

Metropollerde, bloklarda, apartman daireleri içinde kendisini bir konsolun çekmecelerinden birisine tıkılmış gibi hisseden insanların, tam da başka hayatlar da varmış diye düşüneceği cinstendi her yer Hatay’da.

Asi’yi çok sevdim/sevdik. Erdemli, katıksız bir sevgi ile süslenmişti öykü. Sevgiyi sevdik Asi dizisinde. Sevilesi cinsten bir sevgi vardı. Katlanmayı bilen, başı dik, taviz vermeyen.
Asi demek sadece iki oyuncu demek olmadı benim için yani Asi ve Demir’e indirgemedim diziyi. Şu gerçek ki o iki oyuncudan başkasını, o iki rol için asla düşünemiyorum, yakıştıramıyorum. Aslında sadece o iki rolün oyuncularını değil, anne rolündeki oyuncu dışında tüm oyuncuları tamı tamına o rolde görmeyi isterdim yine.

Asi bize çok şey sundu sunulanların hiç birinde olmayan. Bize entrikalarla dolu bir aşk, hile, hurda içinde ilişkiler, aldatma, ihanet sunmak yerine kültür, gelenek görenek, mimari, çiftlik hayatı, gökyüzü, alabildiğine doğa sunarken Asi dizisi de efsane oldu..
Resimlerde gördüğümüz canlıları hiç olmazsa ekranda hareket ederken gördük, seslerini dinledik Asigiller’in, Demirgiller’in yaşadığı çiftlikte.

Tarihin içine girdik Asi ile. Tarihin her katmanında gezindik. Sanatından, inanç sistemlerinden, kültürlerinden esip geçtik. Sadece yoz bir sevgi, kuru bir dizi izlemedik.
Biz bir diziyi sevdik ama dizinin yapımcıları o diziyi bizim kadar sevebildi mi emin değilim.
Bu nasıl bir sanal ortamdı ki, kurguydu ki Hatay gibi küçük ama her konuda çok zengin bir yerde geçiyor olması bile bizim bağlılığımızı arttırdı, sade ve kır tarzı giysiler, has deriden çizmeler, gönden çantalar, lastik çizmeler görmeyi, lame, yüksek ökçeli, açık, şık ayakkabılara; pahalı, vitrinden henüz çıkmış gibi duran, parlak şaşaalı giysilere, takılara yeğledik.

Doğallığın tadını çıkardık. Doğal olanı aslında nasıl da özlediğimizi ve beklediğimizi hatırladık, hatırlattık.

Asi’nin kemikleşmiş izleyici kitlesi olarak adlandırılan bizler, sanırım ilhamlara da vesile olduk. Yeni Asiler için ilhamlar verdik. Asi’nin neden sevildiğine dair bir akıl yürütme, en kısa yoldan Hatay, çiftlik gibi hep bahsettiğimiz ögeleri  sonuç olarak  verebilir. O halde Hatay’da çekilecek yeni ve Asimsi dizilerin, Asi’den daha fazla sevileceği de kolaylıkla düşünülebilir.

Böyle düşünenler olmuş olmalı. Asi ile ilgili hepimizin bildiği bir sitede, Asi sonrası diziler ele alınıyor. Zaman zaman okuyorum arkadaşların izlenimlerini. Hiç birisi Asi olamıyor, olsa olsa Asi’nin çekildiği yerlerde çekilen yeni bir dizi olmaktan öteye gidemiyor yazılanlardan çıkardığım sonuca göre..Çoğunun, alıştığımız mekanlarda, yerlerde yabancıları görmesi yada o dizideki birer yabancı olarak görmelerini yadsıyan satırlarını okurken aynı şeyleri düşündüğümüzü hissediyorum.

Neden mi? Çünkü Asi sadece Hatay’dan ibaret değildi. Hatay’ın olağanüstü havasıyla yoğrulmuş kültürüyle renklenmiş, yemekleriyle lezzetlenmiş, tabiatıyla kokmuş o dizi, tüm bunların bir kokteyliydi, karışımıydı ve senaryosu bambaşkaydı. Belki tamamen bir tesadüf, planlanmamış, hesaplanmamış bir kartopuydu Asi , beklenmedik bir çığa dönüşen. Öyle bir çığ ki hala önünde durmak zor. Çağıl çağıl tepeden akarken, hiç bir bent önünde duramıyor. Yani hiçbir benzer oluşum, dizi benimsenemiyor, kar taneleri gibi savruluyor.
ACEMIDEMIRCI, 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder