3 Kasım 2012 Cumartesi

“Bizim ASİ’ye"



Tarla boyundaki taş yolların çakılı; Asi Nehri taşlarının yosunuydu o.
İçinde kuzuların gezindiği çayır boylarında, kuzukulaklarından yastıklarda uyurdu.
Çiftçiydi ruhu, bir çiftçinin kızıydı aslı.
Ağa torunu olduğunu herkes bilirdi; o da bilirdi; ama umursamazdı.
Çiftliğin işçisi, çubukçusu, yanaşmasıydı.
Asi Nehri kenarında bitmiş, kuş yuvalı sazlardı saçları.
Dağ esintisinde salınan bahar dalıydı Hatay’ın.
Portakal dalında çiçek, ağıl damında biten burcu kokulu hanımeliydi, yasemindi.
Ham aşkın kekremsi tadını, bala bulayandı.
Asi Nehri bile çağlamazdı o konuşurken, bülbüller susardı zeytin dallarında.
Demir bile erirdi onun sesinde, gözünün ışıltısında.
Akdeniz’in dalgaları, onun atının ayaklarını yıkardı Samandağ’ında.
Kuşlar bile kanat çırpmazdı o ikisi sahilde atlı dansla dönerlerken.
Kuşlar bile sustu; ama onları sevenler konuştu, onlardan sonra.
Acemi Demirci, 30.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder