3 Kasım 2012 Cumartesi

Bin bir gece masallarından yetmiş bir dizilik masala


Masallar dinlenir.
Oysa biz izledik.
Bizim masalımız bir diziydi çünkü.
Büyüklere masalların en güzeliydi.

Masalın “bir varmış”ı en hasından sevgiydi.
İntikam yeminlerini bile deviren bir sevgi.
Katıksız, halis. Üçüncü şahıslarla kirlenmemiş.
Saf, arı, billur gibi.
Pınar gözesi gibi, taze su kaynağı gibi.
Hatay dokusuyla süslü.

Masalımızın “bir yokmuş”u kindi, nefretti.
Bu masal, sözlüğün fena kelimelerini dışlamış bir masaldı.
O yüzden saftı. Naifti. Apak, dupduruydu.
Su gibi.

Masallar uykudan önce dinlenir çocuklarca.
Biz uykudan önce izledik oysa yetişkinlikte.
Uyku tutmadı bazen masalın ardından.
Onlar mutlu olamadıkça gözümüzü kırpamadan sabahladık.

Masal deyince hep bin bir gece masalları gelir aklımıza.
Her gece, biteviye, yeni baştan anlatılan masallar.
Oysa bizim masalımız haftada bir kez anlatılanlardandı.
Bin bir gece masallarına hiç mi hiç öykünmedi üstelik.
Bizim masalımız yetmiş bir kez anlatıldı.

 Bin bir gece masalları, bin birinci gecede sonlanır.
Bizim masalımız yetmiş birinci haftada bitti bitmesine de;
Binlerce gündür anlatılagelmekte ağızdan ağıza ya da  kalemlerce.
Acemi Demirci, 12.07.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder