Ali Baba’nın çiftliğinden Kozcular’ın çiftliğine.
Daha ilkokulda öğrenmiştik Ali Baba’nın bir çiftliği
olduğunu. Çiftliğinde koyunları, tavukları, inekleri, kazları olduğunu. Bir
okul şarkısıyla öğrenmiştik çiftlik hayatını. Çiftlikte neler olduğunu. Ama bir
çiftlik evinin nasıl olduğu yoktu o şarkıda. İlkokuldan çok sonraları
televizyondan gördük o “Ali Baba’nın bir çiftliği var” şarkısında geçmeyen uzak
çiftlik evini. Kozcuoğlu derler bir çiftlik.
Reyhanlı’da. Ta bir ucunda yurdun. Sıcak topraklara
kurulu. Yağmursuz yazlara alışık iklimde. Taştan. Taş duvarlarla çevrili. Bir
terası var ki hala o terasa davet beklerim.
Tarlalara bakar teras, dağların eteklerindeki. O dağlardan gelen rüzgar
serinlik taşır terasta oturanlara.
Karyolaları pirinçtendir o çiftlik evinin.
Koltukları berjer. Çiftliğin sahibinin odasında at tabloları asılıdır. At binilen
çizmelerle gezer çiftliğin beyi. Kozcular’ın çiftliği abartısız bir mimaride.
Sade. İşte bu yüzden çok görkemli. Eski. İşte bu yüzden güngörmüşlük, yalınlık
akıyor her yerinden. Taştan. İşçilikli. İşte bu yüzden sıcak. Sanırım kuzine
sobalarla ısınıyor çiftlik evi nemli kış günlerinde. Kuzinede patates gömmeleri
pişiyordur. İçin için pişen patateslerin enfes kokusu yayılıyordur mutfaktan.
Ali Baba’nın çiftliğinden Kozcuoğlu çiftliğine.
Çocukluğumun çiftliğinden yetişkinliğimin çiftliğine yani. Kozcuoğlu çiftliğinin müziği de başka
elbette. Bir su birikintisine tek tek düşen damlalar gibi gelir önce notalar.
Sonra hızlanır müzik, coşar, çağlar. Her
şey birbirine karışır birden. Karmaşayı anlatır müzik. Keskin bir vurguyla da
biter. Son söz söylenir o notada. Sevdadır o notanın adı.
Hala Ali Baba’nın çiftliği şarkısını çok severim.
Çocuk şarkısı olarak elbet. Yetişkinlik çiftlik şarkılarında Hatay geçmeli, ASİ akmalı, dar sokaklarda
gezinmeli. İçinde erdemli ve naif bir sevda olmalı. Ali Baba’nın çiftliği,
koyunların, kazların, tavşanların çiftliğidir. Kozcuların çiftliği, destansı
sevdaların çiftliğidir.
Acemi Demirci, 19.10.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder