Destanları hep eskilerde kalmış bilirdim.
Tarih öncesi denilen dönemlerin hikayeleri olarak. Mitleşmiş yaşantılardı onlar
evvelce olmuş bitmiş. Herkesin torununa anlatmayı sevdiği ilk şeyler olarak
bellemiştik destanları. Bir daha yazılmaz, yazan çıkmaz sanırdım.
Her akıla kazınan karamanları olan
büyülü öykülerdir onlar. Ama ille de eskilerde olmuştur, geçmiştir. İlle de
mitolojiktie, antik çağlara dayanır. Ya da daha yeni olanları olsa da onlar
bile binlerce, yüzlerce yıllar öncesinin hadiseleridir. Aşklarıdır. Onlar
dinlenir ama onlara tanık olunmaz. Sadece dinlenir bilmiştik. Bir Truva aşkı
olabilir miydi bu çağda?
Öyle değilmiş işin aslı. Bir gün gelir
gözümüzün önünde bitiverirmiş bir destan. Başlar, dallanır budaklanır ve hatta
sonlanırmış. 71 hafta masalı olurmuş uykudan önce yetişkinlerin, çocuklarına
masal anlatan büyüklerin. Kaç kere yetmiş bir bin kez anlatılmak üzere.
Acemi Demirci, 17.08.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder