Çocukluğumun Çizmeli Kedi'sinden Yetişkinliğimin
Lastik Çizmeli Kızı'na Masallarım
Benim çocukluk masallarında çizmeli kedi vardı.
Erişkinlik masalımda da lastik çizmeli kız.
Lastik çizmeli kız çiçekli basmalar, pazenler giyer
dolanırdı mısır tarlasında, kırda, ağılda, koyun sürüsünün içinde.
Hastalanan sürünün başında uyur, saçı, üstü başı
toza samana bulanırdı.
Hatay’ın bereketli ovalarındaki tarlalarda uyuduğu
da olurdu, yastığı kır çiçeklerinden.
Topraktı yani.
Sonradan başka sevdalar da öğrendi.
Demirden bir sevda.
Toprağın yanında demiri de sevdi. Demir zaten
toprakta bulunmaz mı? Demir, topraksız olur mu?
Lastik çimeli
kız öyle sevdi ki sevgisi demiri eritti, nefreti sevgiye dönüştürdü.
Sevginin, sevdanın göze gelen kır çiçeğiydi
onlarınki. Ne İstanbul’un yalılarında ne sahillerin gece ışıklarıyla süslü lüks
otellerinde filizlendi. Hatay’da bir tarla kenarında, tozlu bir kır yolunda,
atların terkisinde büyüyen bir sevdaydı.
Tozlu bir yolda başladı öyküleri. Toza dumana bürüdü
etrafı ama tozlanmadı.
Üstü kabuk bağladı kimileyin ama kabuk hep kavladı,
kan kırmızı bir sevda kabuğun altında işledikçe işledi.
Bizim gözümüz gördü bunları, içimize işledi tozlar
da, toza dumana katan sevgiler de.
İşlemek sırası bizde şimdi.
Asi dizimizi, sadece 71 hafta süren, Cuma günleri
akşam saat 20:00-22:00 arası o tek tek damlaların su birikintisine düşercesine
notalaştığı müziğiyle evimizin kapısını çalan dizimizi, geç bulup çabuk
kaybettiğimiz masalımızı şimdi biz işliyoruz.
Büyükler de masalları sever.
İnanmayanlar bize baksın.
Acemi Demirci, 18.05.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder