Bir ASİ’ye Öykü
Çok yazmak isterdim. Birkaç satırı. Ama biri benden
önce yazmış. İyi de yapmış. Ellerine sağlık. Hiç olmazsa okumuş oldum.
Yazmak başka tat; ama okumak apayrı bir tat.
Eğer Cahit Sıtkı Tarancı yazmasaydı, ben yazayım çok
isterdim o birkaç dizeyi. En çok da; “Sivrisinek de halinden memnun değil,
Vızıltısı şikayet makamındadır” demesini.
Çok isterdim bir bitmez öykü yazmayı. Bitse de süren
bir öyküyü. Bitmelere aldırmayan, bitmek sözcüğünü bitiren o öyküyü. Hiç aklıma
gelmeyen bir köşede, hiç bilmediğim, görmediğim, gezmediğim bir şehirde.
Hatay’da geçen hikayeyi. Kozcuoğlulları’nın derler bir taş evli çiftliktedir o
ASİ’ye öykü.
Bunları yazmak istermiş de bilmezmişim; ta bunlarla
karşılaşana kadar. Cahit Sıtkı’yı ne zaman bildiğimi de bilmiyorum. Onu hep
bilirdim. Olgit. Ne arabesk müzik çeldi aklımı onun dizelerinden ne diziler.
Kapımızı çalan ilk notanın kulağıma değmesiyle
bildim o ille de yazılması gerekirmiş öyküyü. . O notayı izleyen diğer notaları
ilkin bir su damlasının düşüşü gibi gelen notayla çelindi aklım. Sonra o su
damlalarının su birikintisine dönüşüp, damlaların su birikintisine
damlamalarını andırıcasına düşüşlerine düştü aklım. Bir müzik ki düş gibi. Bana
da bir düşün kapısını açacak gibi. Açtı da.
Müzik bir görüntüyle karşımda. Mısır koçanları
içinde gezinen bir kız görüyorum ekranda. Çiftçilik var temada. Aklım nasıl
çelinmez. Çiftçi, çiftlik, çiftçilik.
Katıksız bir aşk. Naif, gizli, aşması gereken engellerin önünde
titreyen.
Bir diziyi izlemeye başladım ilk kez. Biraz da
gülerek içten içe kendime.
Tek değilmişim. Burayı dolduran bunca güzel insan da
aynını ya da benzerini yaşamış meğerse. Onlarda koltuklarına mıhlanmışlar
haftanın Cuma günleri,saat sekizde. Bir ASİ’ye öykü için.
O ASİ’ye öykü yazıldı. Oynandı da. Biz de seyrettik.
Yazılmış öykü bitti. Ama öykünün öyküsü
bitmedi. Şimdi, bir öyküye öyküler yazma zamanı. Bu da onlardan biri.
Acemi Demirci, 12.04.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder