28 Kasım 2012 Çarşamba

Güney kokuları arasında


Uzaklardan bir koku duyduk. Yosunlu su kokusu. Tarla tapan kokusu.

Güneşin güneyi ısıttığı yerlerden sıcacık sesler duyduk. Genç kız sesleri, çığırtkan bir annenin sesi, ağır kamil bir babanın şefkatli seslenişleri. Delişmen bir Aslan yüreklinin depreşmeleri, eski kaçakçı bir ağa dedenin kıs kıs gülüşlerini duyduk.

Her bir sesi sevdik her bir kokuyu içimize çekerken. Her birinin bakışından anladık diyeceklerini; her birinin adım sesinden okuduk kararlılığını.

Yağmur yağdı  o günlerde, o sesleri dinlerken, o kokuları solurken.  Bir nehrin üstüne nota nota döküldü. Davetkar notaların sesini duyduk. İçe işledi o müzik. Bakış olsa deldi geçti derdik.

Yağmur dinmedi. Ne güneşli gün dinledi ne kapalı gün. Her yere yağdı. Ters akan bir nehre de.
Nehir bu taşmaz mı hiç yağmur yağar da. Hangi nehir olsa taşar. Sel olur sular, coşar giderek.

ASİ de sel oldu. Biz de sele kapıldık. Aktık. Akıyoruz dinmemecesine.

Acemi Demirci, 09.11.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder