Hani kötü kalpli kraliçe, Pamuk
Prenses’i uşağına teslim edip onu ormana götürdükten sonra yüreğini çıkarıp
kendisine getirmesini istemişti de; uşak, masum küçük prensese kıyamayıp onu
ormanda terk ederek bir ceylanın kalbini kraliçeye götürmüştü.
Sonra ne oldu Pamuk Prensese? Ormanda ne
yaptı? Saraydan sonraki yuvası neresi oldu? Kimlerin kızı oldu?
O Pamuk Prenses, büyüdü, serpildi.
Güzelliğine güzellik kattı yıllar. Gözleri, orman ağaçlarının kuzeye bakan
yanlarını kaplamış yosunlara benzedi. Yaprak rengini aldı koyusundan. Saçları
sarmaşıklar gibi dolandı, uzadı, salındı omuzlarından.
Pamuk Prenses, saray kızı olduğunu bile hatırlamadı; çiftlik kızı olduktan
sonra. Kimse de hatırlamadı zaten. Yeniden doğdu Kozcuoğlu derler bir
çiftlikte. Adı da ASİ’ye’dir artık.
Asiye, artık Pamuk Prenses olmasa da
dedesinin, babasının prensesi oldu. Bir dizi ile gönüllere girdi. Tacı tahtı
yoktu bir traktör koltuğundan başka; ama her Cuma akşamı, her yöndeki evde,
kuzeyde, güneyde, doğuda, batıdaki evlerin televizyonları karşısındaki
koltuklara onun için oturuldu.
Pamuk prenseslikten çiftçi ASİ’ye’ye
yolculuğunda bir Demir tanıdı. Ocağından çıkmış, kızgın kor halinde bir Demir.
Hangi kalıba döksen o kalıbın şeklini alacak cinsten de değil. Bir kalıp
bellemiş eskilerden kalma, “ille ona döküleceğim” diye gelmiş Hataylar’a. O
kalıp, geçmişin acılarını saklayadurmakta. Alaşımı öfke, kin, intikam.
Pamuk yürekli ASİ’ye, Demir yürekli
kızgın koru eline aldı onu tozlu kasaba yolunda görüp, tanımasının ardından.
Elleri yandı ASİ’ye’nin. Genzi yandı. Dumandan, isten gözü yaşardı. Ama
yılmadı. Kendi istediği, doğru bellediği kalıba döktü Demir’i. Pamuk ellerle
kalıba dökülen Demir, pamuk hale geldi.
Çocukluğumuzun masallarına,
yetişkinliğimizde bir masal daha ekledik. Hiç beklenmedik anda, biçimde. Hiç
ummazken. “Masal mı? Bu yaştayken mi?” diye dudak bile bükecekken, eğer
birileri böyle bir şey söylemiş olsa. Ama bir masal ekledik dağarcığımıza çocukluğumuzdan
çok sonraları, hem de yetişkinlikte. Çocukluğumuzdaki masalların da önüne geçen
bir masalımız var şimdi. Adını yazmama gerek var mı? Eminim şu an tüm
akıllardan aynı isim geçiyor: ASİ.
Acemi Demirci, 24.12.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder