3 Kasım 2012 Cumartesi

ASİ'ye bakan tepeler


Kar yağdı Asi’ye bakan tepelere. Bereket getirmek üzere ovaya. Beyaz saçaklara büründü dağ başları. Dağ başında evlenen ASİ’ye’nin duvağı gibi.

Soğudu Hatay Ovası. Kış rüzgarı esti dağdan ovaya, ovadan dağa. Komşu çiftlikteki ceviz ağacının yaprakları dökülmüş olmalı. Altında sohbetler yapılan, kıpır kıpır yapraklı ağacıdır o, çiftlik evinin bahçesinin.

Rüzgar sertleşti mutlaka. Uğuldayarak esiyordur şimdilerde. Her uğultusunda tek bir hece vardır yine de: ASİ.

Baharı özlemiştir Hatay Ovası. Samandağ sahili. Harbiye’nin şelaleleriyle sulanan defneler.

Baharı gözlüyordur dar sokaklı Hatay mahalleleri. Eski ve daracık sokaklar boyunca sıralanmış o ahşap evler. Demirli pencerelerinden çocuklar bakıyordur, ellerindeki ekmeği somurarak. Eski bir evin pencere kenarına çizilmiş kuş motifine takılmış olmalı kara gözleri.

Evlerin avluları donuktur, sönüktür şimdi. Yemekler yenmez olmuştur aylardır avlularda. Şen kahkahalar atılmıyordur. Avlulardaki masalar boş kalmıştır. ASİ Nehri’nin nemiyle ıslanmıştır asmaların budakları. Patlamayı bekliyordur mis gibi kokular salmak için hanımelleri, yaseminler.

Kuzular patikalara çıkacak yakında. Daha doğmamış kuzular. Hele bir doğsunlar da o ağıllarda. O ASİ’ye’nin sabahladığı ağıllarda. Kara benekli kulaklarıyla, cılız bacaklarıyla koşturacaklar papatya açmış çoban yollarında. Çobanları belki de bir çiftçi kızdır, bizim ASİ’ye’ye benzer belki de kim bilir.
Acemi Demirci, 13.01.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder