Ege yolları Akdeniz yollarını andırır.
Akdeniz’in inciri, narı, limon ağaçları Ege’de de aynıdır Akdeniz’de de.
İzmir’de daha çok limon yetişir. Yaprağı burcu gibi, mis gibi kokan Çeşme
limonu dikilidir bahçelerde portakaldan, mandalinadan ziyade. Kimileyin
bahçelerdedir narenciyeler kimileyin yol boylarında. Ha Ege’de ha Akdeniz’de
nerede olsa yetişir onlar; ama o iklimde yetişirler. Aynı yapraklı ağaçlar aynı
renkteki meyvelerini verirler ha güney olmuş ha batı olmuş aldırmadan.
Akdeniz’de sedir ağaçları uzanır tek
tük; Ege’de ardıç. Ege dediysek, İzmir
civarı. Çeşme.
Ne kuşlar öter o ağaçlarda, ne kuşlar.
En son nefti mavi tüylerle kaplı kanatlısını gördüm. Göçmen olmalılar. Bu sene
oralarda konaklamışlar anlaşılan. Daha önceki yıllarda gördüğüm kırmızı siyah
kuşları görmeyeli çok oldu.
Kumrular fıstık çamında gezmeyi çok sever.
Ardıçtan kalkar zeytine konarlar.
Sığırcıklar ağaç diplerini deşerler
zıplaya döne. Kırıntılara gelenleri de olur.
Bahçedeki ekmek kırıntılarını yerken biraz biraz size alışır bile
bazıları. Yine de temkinli olmayı bir kenara bırakmazlar. Gözleri hep
üstünüzdedir.
Ege kokusu benzer Akdeniz kokusuna.
Kekiği, sarı kantaronu. Ama sakızı Akdeniz’de bulamazsınız. O sadece Çeşme
vardır.
Aslında İç Anadolu’da, Karadeniz’de,
Marmara’da Akdeniz dolu günler yaşanıyor hep. Akdeniz’in adı ASİ oldu artık.
Kıvrıla kıvrıla akan tüm nehirler, ASİ ters akar dedirtti yataklarında çağıldarken.
Koca Akdeniz geldi bir çiftliğe sığdı.
Tarla oldu, konak oldu dar sokaklara dizilmiş. Hatay oldu.
Narenciyesi, inciri, palmiyesi benzese
de yine de benzemez tam olarak Ege ile Akdeniz. Coğrafyasından değil elbet.
Aşklarından. Lastik çizmeli kız ile yan çiftliğin Demir’i Akdeniz’de yaşadı.
Ege’de bile Akdeniz dolu günler
yaşanıyor. Mandıralardan gelen çiftlik kokuları hep aynı çiftliği, o çiftliğin
halkını çağrıştırıyor. Ağustosta bile
serin, rüzgarlı, haşin dalgalı sahilde sörfçüler var ama atla gezen bildik iki
sima olsa fena mı olurdu. Belki yağmur bile yağardı üstlerine; sırılsıklam
olurlardı. Onlar fark etmezlerdi gerçi sırılsıklam olduklarını eminim. Onlar
zaten sırılsıklam olmuş zira. Aşktan. Hani bizim ASİ’ye ile Demir.
ASİ’yi de Ege de bulamazsınız. O sadece
Akdeniz’e akar. Ege’nin eski taş evleri bir Akdeniz masalını anımsatır. Adı ASİ
olan. Nedense burnunuz sızlar. Bir çiftlik görmeyi istersiniz taş evin yerinde.
Kozcuoğlu Çiftliği diye anılan. Bahçesinde tanıdık birileri olsun istenir. Evin
kızları, Ökkeş, Fatma Anne, deli dolu tavırlarıyla Aslan. Çığırtkanca bağıran,
sataşırcasına söylenen Neriman’a bile razı olursunuz ama masal Akdeniz’de
başlamıştır, Akdeniz’de bitmiştir. Asi Nehri tersine akar ama zaman tersine
akmaz. Kalan derin bir izdir her şeyde o masalı çağrıştıran..
Acemi Demirci, 16.08.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder