Tarla boyundaki taş yolların çakılı; Asi
Nehri taşlarının yosunuydu o.
İçinde kuzuların gezindiği çayır
boylarında, kuzukulaklarından yastıklarda uyurdu.
Çiftçiydi ruhu, bir çiftçinin kızıydı
aslı.
Ağa torunu olduğunu herkes bilirdi; o da
bilirdi; ama umursamazdı.
Çiftliğin işçisi, çubukçusu,
yanaşmasıydı.
Asi Nehri kenarında bitmiş, kuş yuvalı
sazlardı saçları.
Dağ esintisinde salınan bahar dalıydı
Hatay’ın.
Portakal dalında çiçek, ağıl damında
biten burcu kokulu hanımeliydi, yasemindi.
Ham aşkın kekremsi tadını, bala
bulayandı.
Asi Nehri bile çağlamazdı o konuşurken,
bülbüller susardı zeytin dallarında.
Demir bile erirdi onun sesinde, gözünün
ışıltısında.
Akdeniz’in dalgaları, onun atının
ayaklarını yıkardı Samandağ’ında.
Kuşlar bile kanat çırpmazdı o ikisi
sahilde atlı dansla dönerlerken.
Kuşlar bile sustu; ama onları sevenler
konuştu, onlardan sonra.
Acemi Demirci, 30.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder